Kamala Harris’in Ortadoğu Politikası: 2024 ABD Seçimleri Bağlamında Bir Değerlendirme
2024 ABD başkanlık seçimlerinde Kamala Harris’in adaylığı, özellikle Ortadoğu politikaları açısından yeni bir döneme işaret ediyor. Harris’in dış politikadaki konumunu ve olası başkanlık sürecini incelediğimizde, Biden yönetimi ile olan devamlılığın yanı sıra bazı farklı yaklaşımlar da dikkat çekiyor.
1. İsrail-Filistin Çatışması
Harris, İsrail’in güvenliğine olan desteğini sıkça vurgulasa da, özellikle Gazze’deki insani krizlere dair daha dikkatli bir tutum izlemeyi hedefliyor. Harris, iki devletli çözümü savunan bir siyaset izlemekte, ancak bu çözümün nasıl uygulanacağına dair belirsizlikler devam ediyor. Harris’in İsrail’in kendini savunma hakkını desteklerken, sivillere zarar verilmemesi gerektiği konusunda ısrarcı olduğu biliniyor. Bu, Biden yönetiminin izlediği politika ile örtüşse de, Harris’in insani yardım ve yeniden yapılanma konusundaki vurgusu daha belirgin olabilir. 1 2
2. İran ve Bölgesel Güvenlik
Harris’in İran’a karşı daha temkinli bir yaklaşım benimsediği görülüyor. Biden yönetiminin İran nükleer anlaşmasına geri dönme çabalarını desteklerken, İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamaya yönelik daha güçlü yaptırımların uygulanmasını da savunuyor. Ancak, Harris yönetiminin askeri müdahaleden ziyade diplomatik çözümlere daha fazla ağırlık vermesi bekleniyor. Bu bağlamda, İran’ın bölgedeki vekil güçleriyle (Hizbullah, Husiler) olan çatışmaların kontrol altında tutulması Harris için öncelik olabilir. 3
3. Bölgedeki Müttefiklerle İlişkiler
Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerle ilişkilerde Harris’in daha fazla reform talep edebileceği düşünülüyor. İnsan hakları ve demokratik değerler vurgusu, Harris’in dış politika stratejisinde önemli bir yer tutuyor. Bununla birlikte, enerji güvenliği ve ticari çıkarlar gibi stratejik alanlarda bu ülkelerle işbirliğinin devam etmesi bekleniyor. Harris’in, bu dengeyi sağlayarak, Biden’ın izlediği politikaların devamlılığını sürdüreceği tahmin ediliyor. 4 5
4. Sonuç ve Olası Etkiler
Kamala Harris’in başkan olması durumunda, Ortadoğu’daki ABD politikalarının genel çizgisinde büyük bir sapma olması beklenmiyor. Ancak Harris’in diplomasiye ve insan haklarına vurgu yapan bir dış politika izlemesi, bölgede daha fazla diplomatik girişim ve sivil toplum odaklı projelere öncelik verebilir. Ayrıca, İsrail ve Filistin arasında sürdürülebilir bir barış için daha yoğun çabalar harcayacağı öngörülüyor. 6 7
Bu noktada, Harris’in dış politika deneyiminin sınırlı olması, onu danışmanlarının rehberliğine daha bağımlı hale getirebilir. Ancak, başkan yardımcılığı dönemindeki tecrübeleri ve dış politika konularında edindiği bilgi birikimi, Harris’in bu alandaki zorluklarla başa çıkmasını kolaylaştıracaktır. 8.